Geçmişten günümüze sucuk üretimi bu müzede
Sosyal medyada mavrası çok bu durumun: “Herkes mola veriyor ama kimsenin asıl varış yeri ben değilim” diyor aşkına kavuşamayan. Ama ne yalan söyleyeyim, Hürriyet yazarları ile Afyon’a gittiğimde anladım ki öyle ‘geçip gidilecek’ bir şehir değil burası.
Binlerce yıllık medeniyetlerin kalıntıları, yaşayan asırlık yapıları, peri bacaları ve pek tabii termal tesisleri, kaymağı, sucuğu ile Afyon’a gitmek için epey sebep sunabilirim size.
Bunları cebinizde tutun ama gelin size önce gastronomi ile öne çıkmaya çalışan bir kentin, Sucuk Müzesi’ni anlatayım. Sucuğun da müzesi olur mu demeyin, muhteşem olmuş.
TÜRK MUTFAĞININ İZLERİNİ MÜZELERDE SÜRÜN
Cumhuriyetimizden 3 yaş büyük Cumhuriyet Sucukları. Afyonkarahisar’ın tanınmış kasaplarından Kara Mehmet, 1920’li yıllarda, henüz Cumhuriyet ilan edilmeden önce, yeni açtığı kasap dükkanının ismini, yine o döneme has duygularla “Cumhuriyet” koyar ve uyguladığı leziz formülü ile yaptığı sucukların ünü de tüm Türkiye’ye yayılır.
O vefat ettikten sonra bayrağı oğulları Ahmet ve Ömer Kocaşaban devir alır. Sonrasını Et ve Sucuk Müzesi Müdürü Mehmet Doğan anlatsın:
CUMHURİYET İLE YAŞIT MATERYALLER
“Gastronomi bir yeme içme kültürüdür. Ülkelere göre değil yöresel olarak bile değişiklikler gösterir. Mutfakta pişen yemek, sofrada kullanılan kap kacak bile birbirinden farklıdır. Pek çok medeniyete ev sahipliği yapan, kadim topraklarımızda da her kültür birbirini etkilemiş, kendinden izler bırakmıştır.
Bu izleri görebileceğiniz en güzel yerlerse şüphesiz gastronomi müzeleridir. Biz de istedik ki 1920’den bu zamana kadarki süreçte ne tür materyaller kullanılmış, o dönem işleyiş nasılmış misafirlerimiz görsün. Müzemizi kurma amacımız budur. Ayrıca müzemizdeki ‘kırmızı’ renkli; bıçaklardan tutun da dolum- üretim makinalarına kadar tüm materyaller o yıllarda fabrikamızda birebir kullanılmıştır. Bu materyallerin yeni gibi göründüğüne bakmayın. Hepsi bakımdan geçirildi.”
İHTİYAR DELİKANLI MÜZENİN GÖZDESİ
Sucuk müzesinin girişinde ünlü sanatçı Ahmet Güneştekin’in boğa heykeli karşılıyor sizi. Ardından geçmişten günümüze sucuk imalatında kullanılan makina ve aletler, sonrasında da sucuk yapımında kullanılan baharatlar ve farklı porselenlerden hazırlanan- Gaudi tarzında- manda, inek, boğa bibloları geliyor sırasıyla. Gelelim müzenin beni en çok etkileyen iki önemli bölümüne. Bunlardan ilki müzenin tam ortasında. 1943 yılında ailenin ilk sevkiyat aracı olarak kullandığı kıpkırmızı bir DODGE marka araç. Bakım ve onarımları yapılmış. Bu araçla zamanında yakın bölgelere sucuk sevkiyatı yapılıyor imiş. Sucuk müzesinde böyle bir ihtiyar delikanlı ile karşılaşmak günümü güzelleştirdi.
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ
Müzede beni en çok etkileyen ikinci bölüm ise 1930’lu yılların Afyonkarahisar’ının canlandırıldığı bölüm. Ki bu bölümde Cumhuriyet sucuklarının şu an Belediye Çarşısı olan o zamanlar da ise Hal Çarşısı olarak bilinen yerde açılmış hali de mevcut. Dükkânın içindeki her ayrıntı; yer zemini, tezgâh, buzdolabı, terazi, yazar kasa, o dönemden. Müze müdürü Mehmet Doğan ile geçiyoruz tezgâhın ardına. Diyor ki: “Yani tabii o zaman kasaplık bir zanaattı. Merdiven altı üretim, halkı yanıltmak falan… Yoktu öyle şeyler. Özlüyoruz o günleri.”
DÜNYA ÇEŞMESİ
Dükkânın hemen dışında ise yine o dönemde çarşının göbeğinde bulunan dünya heykeli çeşmesi var. Ki bu çeşme o zaman çarşı esnafının su aldığı tek çeşme imiş. Çarşı 1986 yılında yıkılmış çeşme de Gazigöl ilçe meydanında 1-2 yıl sergilendikten sonra belediyenin deposuna kaldırılmış. Müze için tozlu raflardan alınıp, tamir ettirilip, müzeye getirilmiş. Sucuk Müzesinin resmi açılışı henüz yapılmadı ama haftanın 6 günü- sabah 08:30 akşam 17:30 saatlerinde ücretsiz şekilde gezme imkânı mevcut.
PASTIRMA- SUCUK KAVGASI
-Sucuk demişken 2022’de Kayseri ile girilen ben diyeyim kavga, onlar desin ki ‘atışma’yı da hatırlatmak isterim. Dönemin Afyonkarahisar Tarım Orman Müdürü İbrahim Acar’ın Afyon’da Kayseri’den 8-9 kat fazla sucuk üretildiğini açıklamasının ardından başlamıştı o kavga. Gündemi de hayli meşgul etmişti. Yeri gelmişken yazmak istedim, bence ikisi de hayli leziz ama yalan yok sucuk deyince Afyon, pastırma deyince de Kayseri geliyor benim aklıma. Afyon sucuğunun coğrafi işaret aldığını hatırlatmakta da fayda var.