Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul 5 yılda çeyrek asırlık irtifa kaybı yaşadı

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, son 5 yılda İstanbul’un yeniden o eski günlerini hatırlatan ihmallere maruz kaldığını belirterek, “Tüm dünyanın göz bebeği olan bu güzel şehir, 5 yıl gibi çok kısa sürede neredeyse çeyrek asırlık irtifa kaybı yaşadı.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen AK Parti İstanbul İlçe Adayları Tanıtım Toplantısı’ndaki konuşmasında binlerce yıldır her medeniyetin, her toplumun, her devletin, her cihangirin hayalini süsleyen İstanbul’a hizmet etmenin şerefinin, dünya malının tamamına değişilmez olduğunu söyledi.

Şair Nedim’in İstanbul’un tek bir taşını acem mülkünün tümüne feda ederken aslında oldukça mütevazı bir benzetme yaptığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu İstanbul’a hizmet etmek için 30 yıl önce bugünlerde, 1994 yılında milletimizin huzurunda, karşımızda altyapısı çökmüş, özellikle üst yapısı perişan, insanı hiçe sayılan bir şehir vardı. Çöp, çukur, çamur. İstanbul buydu. Haliç’in yanına kokudan yaklaşılamayan, hemen şu Haliç Kongre Merkezi’mizin arkası biliyorsunuz Haliç. Buraya yaklaşılamıyordu.” diye konuştu.

Kasımpaşalı olduğunu, Haliç’in kenarında doğup büyüdüğünü ve Haliç’le beraber yaşadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu Haliç ne yazık ki ne zaman biz temizlemeye başladık, işte o zaman bugünkü Haliç oldu. Haliç’ten o zamanlar itibariyle 9,5 milyon metreküp çamur, pislik çıkardık. Bu çamuru bizler 9,5 kilometre uzaklıkta, Alibeyköy’de bir taş ocağına naklettik. ya bunu şu andakiler yapar mıydı? Yapabilir miydi? Ama bunu Murat Kurum yapar. İşte burada, hemen Kağıthane’de bunlar temel atmama merasimi yapıyorlar. ya böyle bir şey olur mu? Temel atmama merasimi. Ama bunlar yapar. Biz ise temel üstüne temel koyma mücadelesi verdik. İstanbul’umuzda bu yarışı biz yaptık. Suyu akmayan, ulaşımı dökülen, sokaklarını pislik götüren, çevresini gecekonduların kuşattığı, trafikte insanların ömrünü tükettiği, çöplükleri patlayan, çukurlardan dolayı yollarında yürünmeyen velhasıl her tarafı tel tel dökülen bu İstanbul fotoğrafı bizi sadece üzmekle kalmadı üstlendiğimiz sorumluluğun ağırlığını da gösterdi. İstanbul’un temsil ettiği tarihi ve kültürel değerlere asla yakışmayan bu görüntüsünü ortadan kaldırmak için hemen kolları sıvadık. Ekiplerimizi kurduk, imkanları seferber ettik.”

“Bahanelerin arkasına saklanmak yerine İstanbul’un yaralarına merhem olmaya odaklandık”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahanelerin arkasına saklanmak yerine İstanbullunun derdine derman, yaralarına merhem olmaya odaklandıklarını vurgulayarak, karşılaştıkları tüm engellere rağmen hamdolsun kısa sürede İstanbul’un temel sorunlarının hemen hepsini hal yoluna koyduklarını kaydetti.

Yapmanın zor, yıkmanın ise kolay olduğunu belirten Erdoğan, “Maalesef son 5 yılda İstanbul yeniden o eski günlerini hatırlatan ihmallere maruz kaldı. Tüm dünyanın göz bebeği olan bu güzel şehir, 5 yıl gibi çok kısa sürede neredeyse çeyrek asırlık irtifa kaybı yaşadı. Kardeşlerim, hatırlarsanız 2019’da İstanbul’un yönetimini devralanlar işe programla projeyle icraatla tuğla üstüne tuğla koyarak değil, az önce de söyledim, temel atmama töreniyle başladılar.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin atmadıkları temelin Silahtarağa Arıtma Tesisi projesi olduğunu anımsatarak, “Peki sonra ne oldu? Arıtma yapılmayan sular Haliç’e boca edilince burası yeniden ölmeye, kararmaya, kokmaya başladı. Halbuki Silahtarağa projesi İstanbul’un altın boynuzu Haliç’i temizlemek için 1994 yılından beri yürüttüğümüz çalışmaların kritik bir parçasıydı. Hatalarından ders çıkarmak yerine vizyonsuzluklarını, İstanbul’un yol kenarlarını süsleyen güzelim dikey bahçeleri yok ederek devam ettirdiler. Şimdi aynı zihniyet ‘poşet’ göndermesiyle yeniden arzı endam ediyor.” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında salondan yükselen sloganlar üzerine, “Bahçelievler, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Bağcılar, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Kağıthane, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Şişli, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Ümraniye, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Sultangazi, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Aynı şekilde Beyoğlu, sandıkları patlatarak inşallah büyükşehri güçlendireceksiniz. Bayrampaşa, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Başakşehir, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz. Fatih, sandıkları patlatarak büyükşehri güçlendireceksiniz.” şeklinde karşılık verdi.

“Bunların tek derdi, İstanbul nimetini kendi çıkarları için kullanmak, sömürebildikleri kadar sömürmektir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyükşehir adayımız Murat Kurum’un, İstanbul’u depreme hazırlamak başta olmak üzere, bu güzel şehrin geleceği için hayati öneme sahip projelerini, kendi akıllarınca küçümsüyorlar, hafife alıyorlar. Tabii bunların çevreden anladıkları yalnızca, bu kavramın ardına sığınarak şehri yakıp yıkan çapulculara sahip çıkmaktır. Bunların, ‘Arıtma tesisi niçin yapılır? Poşet kullanımı niçin sınırlandırılır? Doğal gazla ısıtma niçin yaygınlaştırılır? Elektrikli araç üretimi niçin teşvik edilir? Karbon emisyonunu düşürecek yatırımlar niçin yapılır? Yeşil alanlar niçin artırılır? İklim değişikliğiyle mücadeleye niçin bu kadar önem verilir? Plastik kullanımının azaltılması niçin kritik öneme sahiptir? Kısacası, çevreye, tabiata ve insana dair meselelerin niçin bu kadar öncelikli olduğuna dair en küçük bir fikirleri yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.

“İstanbul’daki ana yolların etrafında kurulan yeşil panolara bile tahammül edemeyip, hepsini yıkarak betona boğan kafanın, böyle bir derdinin olmadığı da açıktır.” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Daha da vahimi, aynı kafa, bilim insanlarının her gün ikaz ettiği deprem tehdidine karşı üzerine düşen hiçbir görevi yerine getirmediği gibi, büyük bir pişkinlikle bunu sırıtarak dalga konusu yapabiliyor. Milyonlarca insanın geleceğini, yüzbinlerce insanın hayatını doğrudan ilgilendiren böyle bir meselede bile aymazlık yapanların, şehrin diğer sorunlarının çözümüyle ilgili ne hassasiyeti olabilir ki? Bunların tek derdi, İstanbul nimetini kendi şahsi çıkarları, kendi bireysel ajandaları, kendi siyasi kariyerleri için kullanabildikleri kadar kullanmak, sömürebildikleri kadar sömürmektir.”

(Sürecek)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir